Fransa’nın Lyon kentinde dünyaya gelen ve 4 yıldır kendi TIR’ıyla nakliyecilik yapan Gülfem Güçlü, araçları ve seyahat etmeyi çok sevdiği için TIR sürücüsü olmaya karar verdiğini belirterek, birinci başlarda etrafından işinin bayanlara nazaran olmadığı ve evlenip yuva kurması gerektiği tarafında reaksiyonlar aldığını lakin vakitle bunun yerini takdire bıraktığını söyledi.
TIR sürücülüğü yaptığı 4 yılda 16 ülke ve 600 bin kilometre yol katettiğini aktaran Varlıklı, “Ailemde bu işi yapan kimse yok. TIR’ları çok seviyordum. Sürücülük yapmayı başıma koymuştum. Buna sadece iş olarak bakmıyorum. Bu benim için bir bağımlılık oldu” dedi.
“BU YOLLARDA NE İŞİ VAR?’ DİYORLARDI”
Zengin, işe başladığında hem Fransızlar hem de Türklerin önyargılı ve ayrımcı telaffuzları ile karşılaştığını söz ederek, “Beni birinci vakitlerde çok yadırgıyorlardı. Önyargılı insanlara çok kere denk geldim. Bana ‘Bu yollarda ne işin var? Senin ofiste masa başında çalışman lazım. Evlenip yuva kurman, çocuk bakman lazım’ diyorlardı” diye konuştu.
İş arkadaşlarının kendisine yaklaşımının da vakitle değiştiğine dikkati çeken Güçlü, şöyle devam etti:
“İş ortamında bayan olduğum için daha çok yardımcı olmaya çalışanlarla karşılaşıyorum. Bana hitaplarında, davranışlarında daha dikkatliler. Genelde lojistik firmalarında yalnızca erkek gruplar oluyor. Bu nedenle konuşmalar, haller biraz dikkatsiz olabiliyordu. Saygısızlık etmemek için konuşmalarında kaba sözlerden kaçınıyorlar. Bayan sürücülerin incinmemesi için ekstra gayret sarf ediyorlar. Bu çok hoş bir değişim.”
Zor ve dikkat gerektiren bir iş yaptığına değinen Güçlü, aracıyla her gün tonlarca yükü büyük zahmetlerle adreslerine ulaştırdığını, bunun pek çok tehlikeyi de beraberinde getirdiğini lakin işinden çok keyif aldığını lisana getirdi.
Gülfem Varlıklı, TIR sürücülüğü yapmasının bayanların her işi yapabileceğinin göstergesi olduğunun altını çizerek, “Bu yahut diğer bir meslek, temizlikçi, kasiyer, ofis işçisi. Ne meslek olursa olsun bayanların her işi yapabileceğini göstermek istiyorum. Benim maksadım bir bayanın kendi ayakları üzerinde durabileceğini göstermek. Maaşı az ya da çok fark etmez. Bayanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerekiyor. Ben bayanların ayakları üzerinde durabileceğini herkese göstermek istiyorum” sözünü kullandı.
“TEK BAŞIMA 4 BİN 300 KİLOMETRE YOL KATETTİM”
Türkiye’de 11 ili etkileyen sarsıntıların akabinde Türk-Fransız Dostluk Cemiyeti’nin topladığı giysi, battaniye, besin, kedi-köpek maması, ilaç üzere tonlarca yardım materyalini Kahramanmaraş’a taşıyan Güçlü, “Tek başıma 4 gün süren seyahatte 4 bin 300 kilometre yol katettim” dedi.
Zengin, sarsıntıların ülkesinde ne kadar büyük yıkıma yol açtığını görünce “elini taşın altına koymak istediğini” vurgulayarak, şu tabirleri kullandı:
“Çok acil sürücü ve TIR aranıyordu. Bunu duyunca Türk-Fransız Dostluk Cemiyeti’ne ulaştım ve harekete geçtik. Masrafları hiç düşünmeden yola koyuldum. Yapayalnız, yolda kimseyi tanımadan tek başıma bölgeye geldim. Yolda Türk TIR’larını gördüğümde peşlerine takıldım. Onların durduğu yerde durdum, devam ettikleri yerde devam ettim. Şu an vücudum Fransa’da lakin aklım hâlâ depremzedelerde.”
Deprem yardımları nedeniyle bilhassa toplumsal medyadan çok hoş bildiriler aldığını aktaran Güçlü kelamlarını, “Deprem periyodunda yaptığımız faaliyetlerle ilgili ‘Nene Hatun’ benzetmeleri çok defa yapıldı. Sahiden hoş, motive edici iletiler aldım. Bu beni çok gururlandırdı” diyerek tamamladı. (AA)
