Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Tarih Kurumu’nun katkılarıyla yürütülen Balatlar Yapı Topluluğu hafriyatında, geride kalan 13 yıllık müddette 1600 yıllık döşeme mozaiklerin yanı sıra hamam, kilise kalıntıları ile heykel modüllerine ulaşıldı.
Geçen yıl bir kısmı restore edilerek sergilenmeye hazır hale getirilen yapıtların kalanlarının da bu hafriyat döneminde restore edilmesi planlanıyor.
Mimar Sinan Hoş Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Kısmı Öğretim Üyesi ve Balatlar Yapı Topluluğu Hafriyat Lideri Prof. Dr. Gülgün Köroğlu,14 yıl evvel çok az kısmı görünen harabe durumdaki bir yapıyı kültürel bir miras haline getirdiklerini söyledi.
Bundan ötürü geride kalan 13 yıllık hafriyat sürecinin çok başarılı geçtiğini vurgulayan Köroğlu, yeni kamulaştırmalar gerçekleşmediği için hafriyat hudutlarının artık son kısma yaklaştığını lisana getirdi.
“Anadolu’da bu stil kıymetli villa usulü mozaikler çok sayıda değil”
Bu dönem ana amaçlarının mevcut hafriyat alanındaki mimarileri ve mozaikleri restore etmek olduğuna işaret eden Köroğlu, şunları söyledi:
“En son geçen yıl çok kıymetli bir buluntu ele geçti. Klasik periyoda ilişkin bir çakıl taşı mozaik döşeme bulduk. Burası bir meskenin erkeklerin yemek yediği kısmı. Onun etrafını temizleyip ortaya çıkarıp onarımını yapacağız.
Anadolu’da bu biçim değerli villa üslubu mozaikler çok sayıda değil. O açıdan Sinop çok şanslı.
Yine erken Bizans devri mezar mozaiklerimiz var. Onların restoreleri tamamlandı. İnşallah onların üzerine esirgeyici çatı ve seyahat yolları yapılacak. Tamirat ve onarım çalışmalarımız bu biçimde devam edecek.”
Köroğlu, yaptıkları hafriyatın bilimsel açıdan birçok periyoda ışık tuttuğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Burada klasik ve Helenistik periyodun yapı kalıntıları var. Onları belirledik. Devasa imparatorluk hamamının kısımlarını belirledik. Sonra Bizans, Selçuklu ve Osmanlı periyotlarında kentin değerli kiliselerinin burada bulunduğunu belirledik. Kent tarihi ile paralel giden bir yapılaşma var, onları ortaya çıkardık.
Tabii tarihî açıdan çok kıymetli. Biz yalnızca tarih kitaplarında görüyorduk bu üslup katmanlaşmayı. Hangi kültürler gelmiş geçmiş, onların kalıntılarını bulduk. O manada çok değerli. Takım üyesi arkadaşlarım çok kaliteli yayımlar yapmaya başladı. Onlar sayesinde de tanıtılmaya başlandı dünyadaki ve Türkiye’deki bilim alanlarında.” (AA)
